TANRILARIN KRALLIĞINDA, KRAL TANRILAR
Hellium:
Pentaton’un kurucu baş bilge
Argantitus:
Pentanon’un danışman bilgesi
Ksenon:
İstihbarat bilgesi (pantanon’un kulağı)
Argonyus:
Stratejist bilge (savaş Tanrısı)
Neonidas:
Eğitimden sorumlu bilge (Doktrin uzmanı)
I.
Perde
(Tanıma ve özümseme)
Sahne 1:
Hellium: Bu sefer kinin
diğerlerinden farkı ne?
Argantitus: Daha hızlı yayılıyor
efendim. Ve… ve üstelik hiçbir mucizesi bile olmadan.
Hellium: Ve…
demek mucizesi de yok, öyle mi? Ne oluyor bu insanlara anlayamıyorum. O halde
nedir onu bizim için endişelenmeni gerektirecek denli büyüten.
Argantitus:
Bilemiyorum efendim, şimdilik.
Hellium:
(yerinden hızla kalkar ve öfkeli ses tonuyla) Beni iyi dinle doktor. Ne ben ne
de sen; geldiğimiz noktayı babamızdan miras almadık ya da kendi yarattığımız
Tanrıdan. Biz bilimle buradayız ve ben seni dinliyorsam; bu danışman görevinden
değil, bilimsel geçmişine duyduğum saygıdandır. Sakın bana dogmalarla, kıt
akıllıların hayal güçleriyle gelme. İnandığın şeyleri önüme koy ki sana olan
inancım zarar görmesin.
Argantitus:
Saygınız, saygımdandır efendim. Elbette size fikir verebilecek noktada değilim,
öyle bir iddiam da olmadı. Bulunduğunuz yeri hak eden bilgeliğinize hakaret
etmek aklımdan dahi geçmez, bu yüzden ben sizden danışmanlık için bunu sundum
size. Nedir, bu kolektif akıl tutulmasının ardında ki sır?
Hellium: Bu
denli ciddi yani! Peki, sizi kırdıysam özür dilerim doktor. Bununla ilgili tüm
istihbaratı istediğimi Ksenon’ a iletirseniz minnettar olurum. Kendisi bizzat
bununla ilgilensin, yarın akşam pentanon konseyini toplayalım. İlminize
saygılarımla, Doktor Argantitus.
Argantitus:
İlminize saygılarımla, efendi Hellium.
(Hellium, kollarını göğsünde
birleştirip kendiyle konuşur)
Hellium:
Hiçbir zaman bitmeyecek, bitiremeyeceğiz. Öyle ya; biz nasıl her defasında tüm
yaptıklarımıza rağmen alternatifi arananlar oluyorsak, teistlere de biz
alternatif olmadık mı? Bu sonsuza dek sürecek ve asla son bulmayacak bir varlık
savaşı olacak anlaşılan. Yeni fikirler, yeni taktikler gerekiyor bu kez. İnsan
doğası onlardan yana ama biz insanın erdemlerinden var olanız, insan olduğunu
idrak edememiş olsaydık nasıl olurda taraf seçebilirdik. Taraf! Evet, bu kez
aynı tarafta olmalıyız.
Sahne 2:
(Pentanon konseyi toplanmıştır.
Beş ilmi kadim insan; Hellium, Argantitus, Ksenon, Argonyus ve Neonidas bir
aradadır ve beyin fırtınası yapmaktadırlar).
Hellium:
Kadim dostlar, ilminize saygılarımla. Bugün sizlerin de bilgi sahibi olduğunuz,
yeni bir fikri yaratmak için toplandık. Yok, edilmesi gereken bir başka ilkel
dogmayla karşı karşıyayız. Doktor dostumuz Argantitus sizleri
bilgilendirmiştir, sanıyorum.
Ksenon:
Doktorun size ilettiğinden daha hızlı ilerliyorlar.
Hellium:
“…ilerliyorlar…” derken, çoğul konuştuğunuz dikkatimi celp etti, sevgili
dostum. Kaç kişiler, kaç mürit ya da kaç havarileri var? Daha önemlisi, kaç
Tanrıyla karşı karşıyayız, dostum Ksenon?
Ksenon:
Tek Tanrı, tek peygamber ve hızla artan inananlar. Mürit ya da havari
demiyorlar kendilerine. Sadece inananlar var.
Argonyus:
Bu defa ki fark nedir, dostlarım? Bunu diğerlerinden farklı kılan üstün tarafı
nedir ki, bizler pentanon’u topladık. Gereksiz kaygı sezinler gibiyim.
Hellium:
Haklısın ve yanılıyorsun kadim dostum. Diğerlerinden farkı küçük nüanslar olsa
gerek ama maya aynı, emin olabilirsin. Toplanma nedenimize gelirsek sevgili
ilim dostları; bu kez tümden yok etmek düşüncesindeyim. Her defasında, tekrar
ve tekrar geri gitmelerle asla olmak istediğimiz noktaya gelemeyiz. Bu kez faklı
olmalı, karşılarında durmayıp yanlarında hatta içlerinde olmayı teklif
ediyorum.
Neonidas:
Bu duyduklarım, inanılmaz. Bizler de mi kaybettik. Bu denli zayıfladık mı yoksa
onlar mı farkına varamadığım denli güçlendiler. Teslimiyet sezinliyorum. O
halde ruhumu bedenin tutsaklığından sen kurtar aziz dostum Hellium!
Hellium:
Ey aziz dostum, Neonidas. Kaygın kaygımdır ama şimdi kaygın gereksiz.
Teslimiyet söz konusu olduğunda Pentanon da olan tek bir dostumun dahi ruhunu
bedeninde, bedenini bir başkasının esaretinde tutacağını zannetmem.
Argonyus:
Aydınlat bizleri, aydınlatıcımız olduğun gibi. Şartlar bizi ne gibi bir yolda
sınıyor bu kez? Bedenim, seninkinden önce çürümeden teslimiyet konuşulmayacak
bunu bil de ona göre söyle.
Hellium:
En iyi savunma saldırıdır, sen de bilirsin Argonyus dostum. Ama bu kez
saldırıyı çok çok geciktireceğiz. Öyle ki; onlar kendilerini yok edelim diye
bizlere koşacaklar.
Ksenon:
Nasıl olacak, kadim bilgemiz?
Hellium:
İstihbarat sız saldırı; karanlık gece de sisle savaşmak gibidir demez miydin
savaşçı dostum? Ne biliyoruz haklarında? Neyi nasıl savunuyorlar? Bir tek
mucize dahi yokken ortada nasıl olabilir de insanların fikirlerine bu denli
hızlı bulaşabiliyorlar?
Argantitus:
İçlerine sızmayı ve fikirlerini öğrenip, kendi fikirleriyle yok etmeyi mi
planlıyorsunuz? Ajanlarımız sayesinde, fikirleri fikirlerimizle mi
zehirleyeceğiz?
Hellium:
Akılın en iyi temsilcisi büyük sırdaş, kısmen haklısın. Ama daha önce de bunu
yapmadık mı? Bu kez farklı olmalı ve öyle olacak. İçlerine ajanlarımızı
sokmayacağız; mademki bu denli bulaşıcıysa, içlerine sokabileceğimiz en güçlü
ajanımıza dahi güvenebilir miyiz? Bu eminlikte olabileceğin kaç adamın var
sevgili dostum, Ksenon?
Ksenon:
Bu işittiklerimi işitmeden evvel, size bir düzineden fazlasını gözüm kapalı
getirirdim ama artık gözümün açık kalması gerektiğine inandım. Sizi büyük yapan
fikirlerinizle yön bulmaya hazırım, aydınlatın bizi efendi Hellium!
Hellium:
Bana güvenir miydiniz, sevgili dostlarım?
Argantitus:
Şüphesiz!
Ksenon:
Kendimden bile fazla!
Argonyus:
Ama sevgili dostum, yoksa…
Neonidas:
Efendim, bunun nasıl riskler içerdiğinizden bilgi sahibi olduğunuza eminim,
fakat?
Hellium:
Risk mi? Sevgili dostum, fikirlerime bulaşmalarından mı korkuyorsun yoksa
ölebilecek olmamdan mı? Ölmek beni mutlu eder ki; arkamda pentanon’un dört
sağlam üyesi daha var. Hanginiz benim yerimi alamazsınız ki? Şüphemiz
olmaksızın planlarımıza sadık kalacağınıza eminim, o halde endişe ettiğiniz
fikri bulaşık olsa gerek! Haklı olabilirsiniz kadim dost, ama bir de şöyle
düşünmeliyiz; olur da benim fikirlerimi dahi değiştirebilecek bir yeni fikir
varsa, bizlerinde değişmez kalması bağnazlık olmaz mıydı?
Argantitus:
Değişmek mi? Bizlerde mi?
Hellium:
Endişeye gerek yok dostlarım, kaygılarınızı silin; şimdilik. Henüz bu denli
güçlü bir fikir olduğundan emin değiliz, henüz bizleri ve fikirlerimizi alt
edemediler. Önce öğreneceğiz, sonra gerekeni tekrar ve tekrar konuşuruz
dostlarım. Sarsılmaz bir inancım varsa; o da sizlerin bilime ve birbirinize
olan sadakatinizdir, dostlarım. Kadim olan bilgi adına, ilminize saygılarımla.
Argonyus:
İlminize saygılarımla, kadim dostlarım.
Argantitus:
İlelebet yaşayacak bilgeliğinize tereddütsüz saygılarımla bilge dostlarım,
yerim sizin savaşınızdır.
Neonidas:
İlminize saygım, ilmimden gelir kadim dostlar. İlimle ve sizinleyim.
Ksenon:
Pentanon sonsuza dek var olacak, bilgeliğinizde. İlminize saygılarımla.
Sahne 3:
(aradan 1 yıl geçmiştir, Hellium;
çöllere, dağlara, şehirden uzakta yaşayan onlarca rahip, haham ve budistle
tanışmış; hepsinden ne anlatılmışsa dinlemiştir. Pentanona geri dönmüştür ve beş yüce bilge
tekrar bir aradadırlar)
Argantitus:
(Büyük şaşkınlık içindedir ve telaşlıdır, Hellium u kucaklar) Ne olmuş sana
böyle, bilgeler bilgesi Hellium?
Ksenon:
Hellium sen misin, bu? Gözlerime inanmasam da kalbim sen olduğunda ısrarcı!
Hellium:
Evet sevgili dostlarım; sadakatin ta kendisi; Argantitus, söylenmemişleri dahi
duyan; Ksenon, sen ey yüce savaşçı; Argonyus ve işte yeni nesillerin mimarı;
Neonidas. Selam ve bilgelikler size.
Neonidas:
Anlat bizlere, ey bizi biz yapan yüce bilge. İlmine ne kattın, neleri ve
kimleri tanıdın, anlat!
Argonyus:
Hellium, hala bizimle misin? Yoksa…?
Hellium:
Argonyus sevgili dostum, yine sertsin ve gerçekçi. Sevmezsin dolambaçlı
cümleleri ve istediğini vereceğim sana, hemen şimdi! Lütfen oturun dostlarım,
oturun. Anlatacaklarım ayakta dinlenemeyecek kadar uzun ve detaylı.
Argantitus:
Dinlenmek istersen bekleyebiliriz, Hellium. Bunca zamana bir gece daha ekleriz,
sen istersen.
Hellium:
Sağ ol sevgili dost ama hemen anlatmalıyım, hemen dinlemelisiniz. İnsanlığın
biriktirdikleri öyle çok ki. Nelere inandıklarına inanamazsınız. İnsan
doğasının doğallığında, her kavim farklı olduğunu sandığı aynı insanı erdemleri
yaratıp adına başka başka diyorlar.
Neonidas:
Nasıl yani sevgili dostum? Aynı fikirler ve başka isimler mi yoksa başka
Tanrılar aynı öğretilerle mi insanları eğitiyor?
Ksenon:
O halde çok seçkin ya da seçilmiş veli tanımış olmalısın. Nasıldılar, ne
anlattılar, gerçekten mucize sahibi olanlarıyla karşılaşabildin mi?
Hellium:
Mucize. Mucize; Tanrının koyduğu yasaları ihlal etmektir ki bunu da ancak Tanrı
yapabilir ya da yaptırabilir. Seçilmişler konusuna gelince; evet gerçekten
seçkinler tanıdım ama bunları ne Tanrı ne de İnsanlar seçmiş. Seçkinler,
diğerlerinden farklılıklarıyla öne çıkmış farklı erdemde olan mütevazı
insanlardı.
Argonyus:
Bizim gibi insanlar mı? Ölümlü ve zaafları olan beşerler mi yani?
Hellium:
Öyle ya, çok güzel dedin kadim dostum. Bizler gibi, sen gibi ve Argantitus ya
da Ksenon gibi. Sizlerde seçkin değil misiniz? Pekala bizler de veli
olabiliriz, belki de öyleyizdir. Kafamızın içinden ve bizim cümlelere
döktüğümüz cümleler, onlar ilahi kudretin kelamı olsalar; bizler vahiyle
konuşuyor olmaz mıydık?
Ksenon:
Kadim bilge, sade anlat ne anlatacaksan.
Hellium:
Sadelik, tam da senin tarzın kadim insan. Bilgeliğinin farklılığı bu! Evet,
dostlarım; kafamızda canlanan fikirlerimizi kulağımıza fısıldayan melekelere de
inanabilirsiniz veya insanın seçme hürriyetine. Aslolan inanmaksa, taşa da
ağaca da inanmadı mı insan? Korktuğu için değil miydi; şimşek Tanrısı ya da
ateş veya depremlerin sahibi yer altı Tanrısı. Şimdi hangisi var? Neden yoklar,
kim yok etti onları.
Argantitus:
İnsanlar korkmuyor artık bu saydıklarından; çünkü biz ve bizden öncekiler
öğrettik doğru olanı hem de dosdoğru haliyle. Ama…
Hellium:
Ama, başka başka korkulara bıraktılar yerlerini öyle değil mi? İnsan büyüdükçe
korkmayı öğrenir, insanlık geliştikçe de yeni korkuları icat etti. Hangi çocuk
ölümden korkar ya da eli kanlı bir cellattan. Bilmedikçe, anlamsız olan ne
varsa öğrendikçe korkulara dönüşüverir. Tümden korkusuz tek insan yoktur ve
olmayacak da. O nedenle; seçilmişler korkuları defetmek için tekrar ve tekrar
gelecekler. Tanrıdan geldik veya Tanrı bize geldi diyecekler.
Neonidas:
O halde sevgili bilginim; bunlarla savaşmak imkânsız mı diyorsun? Yoksa sen de
mi imkânsızlıklara ikna oldun? Kanıtlanamaz yoktur; çünkü yokluğunun bile
kanıta ihtiyacı vardır, diyen Hellium gitti mi artık? Ne olur yüce insan
aydınlat bizleri!
Hellium:
Burada ve sizlerleyim, sevgili dostlar. Kadim dostluk bu demek değil mi zaten.
Hala aynı düşüncedeyim, dostum Neonidas. Ama eklemelerle geliştirilemeyen yok
olmaya mahkûmdur, unutma. Bildiklerimize yenilerini eklemenin neresi yanlış?
Bir düşünün! Bizler yok edemiyorsak onlar da var edemez; bizler yokluğunu
kanıtlayamıyorsak, onlar da varlığını. O halde denk bir savaşın tam
ortasındayız. Bir küçük hile yapmazsak eğer!
Argantitus:
Beklediğimiz Hellium cümleleri bunlar, hoş geldin kadim dost, anlat!
Hellium:
Hoş bulmuştuk zaten dostlar dostu Argantitus. Savaşları kazanan bilge
komutanlar ve stratejileridir; öyle değil mi Neonidas? Bu kez bizler yokluğunu
kanıta uğraşmak yerine, varlığını kanıtlayacağız.
Ksenon:
İmkânsız!
Hellium:
Bizi de güçlendirecek olan da bu imkânsızlık olacak, bilge dostlarım. Yokluğu
kanıtlanamayanın, yokluğunu kanıta asla izin vermeyerek varlığını devam
etmesine olanak sağlayacağız. Varlık, varlığını bizimle sürdürdükçe; yok olması
imkânsız olacak ki, bir başka Tanrıya ya da başka Tanrıların velilerinde lüzum
kalmayacak. Kadim bilgi; kadim Tanrıyı yaratacak. Sapkınlıklar ortadan
kayboldukça, aydınlanma da; o hızla insanlarımızı ve insanlığımızı daha yüksek
bilgiye sevk edecek. Bilgi Tanrısı! İşte yeni ve sonsuz Tanrımız.
Argantitus:
Anlaşılan o ki; Bilgi Tanrısı seni veli tayin etmiş kendine, ey yüce seçilmiş
Hellium!
(Pentanon da ki beş kadim dost
hep birlikte güler ve birbirlerini tebrik ederler, özellikle de Hellium u)
Sahne 4: