21 Ağustos 2013 Çarşamba

öğüt

  Büyük düşler gerçek sancılıdır; kanla irinle ve binbir zorlukla gelir ama gelmemek ister ya da gelmeden evvel iyi bir sınamak.
   O anlarda vazgeçmemek en önemli olandır. Vazgeçen ne öncesine dönebilir ne de olmak istediğini elde edebilir; sonsuz bir kısır döngüde sıkışıp kalır.
   Tasarlanması en güç olan, en büyük emeği isteyendir; öyleyse inşası için zaman ve tasarımda müthiş bir sabır ister ve de ayrıntıda zeka.
   İnşası her an devam eden yaşamlarımızın mühendisi olmak ya da sunulanla yetinmek arasında kalmadan, sürece en fazla katılımı sağlamak aslolan olmalı.

16 Ağustos 2013 Cuma

bir AN

  Tek bir AN.
  Tüm kuantivistlerle, saniyenin içindeki herhangi bir an da; olumlama yapalım. Pozitif enerjimizle tek bir konuya tek bir kavrama odaklanalım. İnanıyorum ki olguyu değiştirebilme gücümüz var ama başka dillere, başka renklere bölünen babil uygarlığı misali evreni kontrol edebiliriz...
   Aslında her an kontrol ettiğimizden bilinçsiz mesaj yolluyoruz fakat tek bir AN da ve kollektif bilinçle hareket edersek; gerçekliği biz yazabiliriz.
   Topluca; "şuan savaş olmasın, olanlar da dursun!" diye olumlayacağımız ortak bir an ve çokça kuantivistle, bunu yapalım....

13 Ağustos 2013 Salı

nanoevrenler de sabır

   Karanlık günlerin buhranında yaşadığımız, büyük mutluluğun gölgesi olabilir mi?

   Neresinden bakmalı ve nasıl iyilemeli?
   Düşünsellikle inşa edilen bir hayatta yaşıyor ve de yaşlanıyorsak; kelimeler, duygular, yönelimler bizi daha doğrusu hayatımızı inşa ettiğimiz yapıtaşlarımız olduğuna göre iyilemeliyiz ki iyi olsun.
   Söylenen polyanna hikayesivari olsa da böyle. Gerçekleştirmek ne denli zor olsa da direngenlikle iyi düşünmek zorundayız.
   Bende iyi düşünüp hemen olsun diyenlerdenim fakat zaman kuantik evrende izafidir.
   Atom altı evrenlerde mili ve hatta nano saniyeler boyutunda binlerce evrenler (yeni partiküller) inşa edilip, bir o kadar hızla yok oluyorken; makro dünyamızda saatler, günler kısa zamanlardır. Kısa zamanla uzun zaman denen şey aslında algı dünyamızda var ettiğimiz, nedenselliklerden ibarettir.
   O halde, izafi kavramlarda beklemek ya da sabırsızlıkla inşa olunan nanoevrenleri kendi ellerimizle yok etmek; işte tam olarak karar burada. Daha net anlatımla, inşa edenin inşası için gerekenler için ödeyeceği bedel bu(?).

3 Ağustos 2013 Cumartesi

ERROR!!!

  Evrenle mi yaratıldı yoksa evrenden öncemi; insanın yaradılışına dair türlü teoriler olsa da, insan yaratıldı yaratılalı hem cinsini öldürmekten bir gün dahi vazgeçmedi ya da vazgeçmemeliydi!
   Tek bir gün hatta tek bir an olmadı; insanın insanı öldürmediği. Bu bir seçim miydi yoksa yanlış yazılımın insan dogmasındaki crosing over' ı mı?
   Nedeni önemsiz, aslolan gidişatın bundan böyle ki süreci. Bilim Evreni ve hatta bütün inançları yeniden dizayn ederken; bu kuralın ilahi bir müdahaleyle değişmesini ve ya daha insani formata dönüşmesini beklemek, yüzyılın insanına bir utançtır.
   Evrimin kurallarına müdahil olduk da kendimizi mi eviremeyeceğiz?
   Evrimin en hızlı halini, devrimi biz var etmedik mi? Şimdi sıra yaradılıştan bulaşık öldürümcülük genimizi izole etmeye hatta yok etmeye geldi. Bir ironi; öldürmeyi öldürmek!!!
   Tek bir gün. Evrende tek bir gün insan kanının akışını durdurduğumuzu düşleyelim. Kollektif birleşik bir bilinçle evreni tekrardan dizayn edebiliriz. Evren insan kanıyla besleniyorsa, onun yerine bambaşkasını inşa ederiz ya da tümden yok olup sistemde kocaman bir ERROR! oluveririz.
   Zor olduğunu düşünüyorsak, insana saygı duymuyoruz demektir. Geleceği dizayn etmeye inanmıyorsak ne diye geleceği düşünerek hayatın her günü yaşadığımızı bir düşünelim. Geleceği biz yazıyoruz, insanlık Babil şartlarını yeniden elde etmişken; Babil den öteye gitmemek ne diye?

1 Ağustos 2013 Perşembe

kuantivistler aranıyor

   Bu bir inşa hareketidir. Bir başkaldırı. Hayatın olağanlığına ve hayatın kabullenmek zorundalığına isyan. Gelecek bizim kontrolümüz de olmayabilir ama geçmiş bizim zihnimizde. Ne istersek ekleyebilir ya da çıkarabiliriz.
   Unutmak zor, hatta imkansız. O halde yeniden yazalım.
   Nasıl mı?
   Sevgilin seni terk mi etti; "ben ayrıldım, yürümüyordu" de, seni aldattı mı; o halde öldür gitsin. Bir kaza da kaybettim diye anlat, hatta trajik hale getirip ona methiyeler diz. İnsanlar aşkına hayran kalsın. Bu sana yeni aşk getirebilmesi ihtimalini arttırırken, kim bilir belki de kuantik çağrın o denli güçlüdür ki bir bakarsın sevgilin gerçekten ölüvermiş. Çağın haklı ya da haksız olmana bakmadan; ne denli içten ve ayrıntılı kurguluyor olmanla ilgilidir.
   Hadi sinerjik kurgulamalarla, birbirimiz için senaryolar yazalım; evren bizim yerimize sahneye koyuversin.
   Olmasını istediğiniz en uçuk düşünüzü yazın, burayı kader kuyusu misali düşünüp; katlayıp atın hikayenizi. Gerçekleştiğini göreceğiz ve bu hareketin ilerleyen safhalarında, geleceğin mühendisleri olarak yeni ve acemi cedaylarımız olacak.
   Bu bambaşka hayat karşıtlığı. Yazılabilen bir şeyse kader, onu yazan olmak adına ipleri yani kalemi ele geçirme devrimi.
   Devrime doğuştan muhalif ve farklı insanlarla yürümeye başlıyoruz.
   Hadi katıl bize!!!
   Kuantivist ol...